İş Hukukunun Temel Kavramları
İşçi: İş Hukukunun temel kavramlarından biri olan işçi, İş Kanunu madde 2’de tanımlanmıştır. Buna göre, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi denir. Yalnız gerçek kişiler (insanlar) işçi olabilir. Bir kimsenin işçi sayılabilmesi için, şu unsurlar bulunmalıdır.
• Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışma: İş mevzuatı içerisinde işçilik sıfatı iş sözleşmesi ile çalışanlara tanınmıştır.
• Herhangi bir işte çalışma: İş, karşı taraf için ekonomik değeri olan fikri veya bedeni her türlü faaliyettir.
• Ücret karşılığı çalışma: Ücret iş sözleşmesinin esaslı unsurlarındandır.
İşveren: İş hukukunda işveren kavramı, işçi esas alınarak tanımlanmıştır. Gerçekten, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye veya tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir.
İşveren kavramının unsurlarını, iş ilişkisinin iş sözleşmesine dayanması, herhangi bir işte çalıştırma ve ücret ödeme olarak belirlemek mümkündür.
Alt İşveren: İşyerlerinde bazı işlerin uzmanlığı gerektirmesi, teknik veya idari zorunluluklar, işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde alt işveren çalıştırmayı doğurmaktadır. Örneğin, bir binanın yapım işini üstlenen şirket, bunun boya işlerini bir şirkete, sıhhi tesisat işini diğer şirkete, çevre düzenlemesini (peyzaj) bir diğer şirkete verebilmektedir. Yine, hâlihazırda hizmet vermekte olan bir binanın temizlik işinin bir şirkete, yemek işinin bir başka şirkete, güvenlik hizmetlerinin de diğer bir şirkete verildiği de görülmektedir.
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işverene alt işveren (aracı-taşeron-alt müteahhit) denir. İşte alt işverenle iş aldığı diğer işveren arasındaki kurulan ilişki de asıl işveren-alt işveren ilişkisidir. Söz konusu ilişki, uygulamada inşaat, eser, nakliye, kira, taşıma ve işletme işlerinde görülmektedir.
Alt işverenin kendi işçileri ile olan ilişkisi iş sözleşmesidir. Çalıştırdıkları işçiler ile iş sözleşmeleri kendi aralarında kurulmakta, iş sözleşmesinden doğan yükümlülükler tarafları bağlamaktadır. Bunun yanı sıra, asıl işverenle alt işverenin işçileri arasında herhangi bir hukuki ilişki yoktur.
İş Kanununda alt işverenlerle asıl işveren arasındaki ilişkinin düzenlenme sebebi, alt işverenlerin mali güçlerinin ve diğer imkanlarının zayıf olması nedeniyle, onların işçilerinin korunması amacıyla, asıl işverene de sorumluluk yüklenmesi nedeniyledir.
Gerçekten, İş Kanununa göre, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur (İş K.m.2/6). Buradaki sorumluluk hali, müteselsil (birlikte) sorumluluktur. Buna göre, alt işveren, işçisinin ücretini ödemezse, işçi dilerse kendi işverenine (alt işveren), dilerse de asıl işverene başvurabilir. Hatta her ikisine birden de başvurabilir. Bununla birlikte, burada aslında borç alt işverenin üzerinde olduğu için, borcu ödeyen asıl işveren, ödediği miktarı alt işverenden isteyebilir.
Asıl işverenin sorumluluğu, cezai değil, hukuki sorumluluktur. Buna göre, örneğin iş kazasının Sosyal Güvenlik Kurumuna zamanında bildirilmemesi nedeniyle söz konusu idari para cezasından veya ortaya çıkan kazada kusurlu olan alt işverenin alacağı hapis cezasından asıl işveren sorumlu olmazken, bu iş kazasında alt işverenin kusuru nedeniyle işçiye tazminat ödemek durumunda kalması hâlinde ise, asıl işveren bundan sorumludur. Burada asıl işverenin sorumlu olmasından amaç, alt işverenin maddi kayıplarını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Yoksa, asıl işveren gerçek sorumlu değildir. Dolayısıyla bir ödemede bulunması hâlinde bunu gerçek sorumlu olan alt işverene rücu edebilir, ondan kanundaki ödeme zorunluluğu nedeniyle ödeyen işveren gerçek borçludan isteyebilir.
İşveren Vekili: Günümüzde, işyeri ve işletmelerin genişlemesi, işverenin tüm işi kontrol etmesinin imkânsızlaşması gibi nedenler, işyerinde işveren adına hareket edecek kimselere ihtiyaç doğurmuştur. Bu anlamda, müdürler (işyeri, personel, muhasebe), şefler (atölye, servis), ustabaşılar, örnek verilebilir. İşte, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur. İş Kanununda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. Aslında, işveren ile işveren vekili arasındaki ilişki de kural olarak bir iş sözleşmesidir. İşveren vekillerini diğer işçilerden ayıran özellik ise, işveren adına hareket edebilmedir. İşveren ad ve hesabına hareket eden işveren vekillerinin yaptıkları hukuki işlemler, işverenlerin şahsında doğarlar, onlar alacaklı ve borçlu olurlar.
İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı muamelelerinden işveren doğrudan doğruya sorumludur. İşveren vekilliği sıfatı işçilere bağlanan hak ve yükümlülüklerden yararlanma veya sorumlu olmaya bir etki etmez.
İşveren vekillerinin sorumluluğu hukuki değil, cezaidir. İşveren vekilinin iş mevzuatından kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda cezaların şahsiliği ilkesi gereğince cezai sorumluluğu söz konusudur.
İş Yeri: İş hukukunun yer itibariyle uygulama alanını iş yeri oluşturur. İş kanunlarının iş yerlerinde uygulanacağı belirtildiği gibi, bu düzenlemelerdeki kuralların bir çoğu da iş yeri gözönünde tutularak öngörülmüştür. İş yerinin tespiti için; işin kapalı veya açık bir yerde yapılmasının, işverenin o yerin yoktur. Buna göre, fabrika, atölye, tiyatro, mağaza, depo, taş ocağı, maden, otel, lokanta, inşaat sahası vs. iş yeridir.
İş Kanununa göre, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime iş yeri denir. İşverenin iş yerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da iş yerinden sayılır. İş yeri, iş yerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür .
Efor OSGB İstanbul; Tecrübeli İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleriyle İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinizde kaliteli ve güvenilir OSGB’dir. Efor OSGB ile çalışanlarınız ve işyeriniz hep GÜVENDE!
2013 Yılından Bugüne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‘ndan Yetkili OSGB