Çalışma Süreleri Kavramı

Çalışma Süreleri Yönetmeliğinde İş Süresi Tanımı

Çalışma Süreleri Kavramı | İşin düzenlenmesi, İş Kanunu’nda ayrıntılı olarak düzenlenmesine karşılık iş süresinin ne olduğuna ilişkin bir tanımına yer verilmemiştir. Fakat İş Kanunu’nun 63/3. maddesi gereğince, Bakanlıkça hazırlanan Çalışma Süreleri Yönetmeliğinde iş süresi tanımlanmıştır. Buna göre iş süresi, işçinin çalıştırıldığı, işte geçirdiği süredir. Bu maddenin devamında İş Kanunu’nun 66. maddesinde yer alan sürelerin de kanuni olarak çalışma süresinden sayılacağı ve fakat ara dinlenmelerinin çalışma sürelerinden sayılmayacağı düzenlenmiştir. Bu tanımlar ışığında çalışma sürelerini, fiilî çalışma süreleri ve farazi çalışma süreleri olarak ikiye ayırabiliriz. İşçinin fiili çalıştığı süreler, işin başladığı ve bittiği süreler arasındaki zaman dilimini ifade ederken farazi süreler ise işçinin fiili bir çalışmasının mevcut olmadığı hâlde çalışma sürelerinden sayılan hâlleri ifade eder. Bu hâller İş Kanunu’nun 66. maddesinde sayılmıştır. Buna göre;

  • Madenlerde, taş ocaklarında yahut her ne çeşit olursa olsun yer altında veya su altında çalışılacak işlerde, işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler
  • İşçilerin, işveren tarafından iş yerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere göndermeleri hâlinde yolda geçen süreler
  • İşçinin, işinde ve işverenin her an buyruğuna hazır bir hâlde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekleyerek boş geçirdiği süreler, Bu hüküm gösteriyor ki çalışma süreleri, sadece fiili çalışma sürelerinden oluşmamaktadır
  • İşçinin, işveren tarafından başka bir yere gönderilmesi veya işverenin evinde veya bürosunda yahut işverenle ilgili herhangi bir yerde meşgul edilmesi suretiyle asıl işini yapmaksızın geçirdiği süreler
  • Emzikli kadın işçilerin çocuklarına süt verme için belirtilecek süreler
  • Emzikli kadın işçilere, bir yaşından küçük çocuklarına süt vermeleri için günde toplam bir buçuk saatlik süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu konu, Gebe veya Emzikli Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelikte ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Süt izni, işin ifası için zaruri olmamasına rağmen sosyal devlet ilkesi gereğince iş süresinden sayılmaktadır.
  • Demir yolları ve sair yollar ve köprülerin yapılması, muhafazası yahut tamir ve tadili gibi işlerde, işçilerin ikamet ettikleri mevkilerden uzak bir mesafede bulunan iş yerlerine hep birlikte nakledilmeleri gereken her türlü işlerde, bunların toplu ve belirli bir surette götürülüp getirilmeleri sırasında geçen süreler, işçinin günlük kanuni çalışma sürelerinden sayılır. Bu madde hükmünün uygulanması için birincisi, yukarıda sayılan işler gibi getirilip götürülme, işin niteliğinden kaynaklanmalı; ikincisi, iş yerinin işçilerin ikametlerinden uzak olması; üçüncüsü, işçilerin toplu ve düzenli bir şekilde taşınmaları şartları gerekmektedir.

Günde Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler

Sağlık kuralları bakımından bazı işlerde, çalışma sürelerine ilişkin genel kuralların uygulanması bile tehlike arz ettiğinden dolayı, günde en fazla 7.5 saat veya daha az çalışılması gerekir. Bu işlerin neler olduğu, İş Kanunu’nun 63/4. maddesi gereği, bakanlıkça çıkarılan Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelikte ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yönetmelikte, bir işçinin günde ancak 7,5 saat çalıştırılabileceği işler ve 7,5 saatten az çalıştırılmanın zorunlu olduğu işler düzenlenmiştir. Örneğin; kurşun ve arsenik işlerinde çalışan bir işçi günde ancak 7,5 saat, cıva işlerinde çalışan bir işçi ise günde en çok 6 saat çalıştırılabilecektir. Bu gibi işlerde fazla çalışma yaptırılamayacağı gibi, başka bir işte çalıştırılmaları da yasaklamıştır.

Telafi çalışması 1475 sayılı İş Kanunu’nda telafi çalışmasına ilişkin bir hüküm olmamasına karşın çalışma sürelerine ilişkin kanuni düzenlemelere aykırı olmakla birlikte, uygulamada işverence işçiler ve/veya sendika ile anlaşmak suretiyle ya da bizzat işçilerin talebi üzerine, özellikle ulusal bayram genel tatil günlerinden önce veya sonra iş yerinin tatil edilmesi hâlinde, daha sonraki günlerde yaptırılan telafi çalışmalarının hangi hâllerde yaptırılabileceği belirtildikten sonra bu telafi çalışmasının ne kadar süre içinde ve bir günde en fazla kaç saat olabileceği hüküm altına alınabiliyorlardı. İşte yeni kanunumuz, telafi çalışmalarına bir düzen getirilmeyi amaçlamıştır. Kanunumuza göre; zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra iş yerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle iş yerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hâllerinde telafi çalışması yaptırabilir. Kanunun bu ifadesinden telafi çalışması, ancak 3 durumda yapılabilir. Birincisi, zorunlu nedenlerle işin durmasıdır. İş Kanunu’nun 24/III ve 25/III. maddelerinde belirtilen bir haftalık bekleme süresi, burada uygulanmaz.

Zorunlu sebeplerden iş, bir gün bile dursa dahi telafi çalışması yapılabilir . İkinci olarak, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra iş yerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle iş yerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesidir. Çalışma süresinin önemli ölçüde azalmasından bahsedilmesine karşın ne oranda olacağına dair bir hüküm kanunda bulunmamaktadır. Doktrin ise, kısmi süreli çalışmanın düzenlendiği İş Kanunu’nun 13. maddesinin gerekçesinde “kısmi çalışmanın normal çalışmaya göre üçte ikisinden az olması” ifadesinin buraya da uygulanmasını savunarak çalışmanın en az üçte iki oranında azalması gerektiğini savunmuşlardır . Ayrıca, maddede “veya, benzer nedenler” gibi ifadeler kullanılarak sınırlı sayı ilkesi kabul edilmemiştir. Üçüncü olarak ise işçinin sözleşmeden veya kanundan kaynaklanan tatil günlerinin dışında izin almasıdır. Telafi çalışması yaptıracak işveren, bu çalışmanın İş Kanunu’nun 64. maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açık olarak belirtmek, hangi tarihte çalışmaya başlanacağını, ilgili işçilere bildirmek zorundadır. Telafi çalışması, kaynağını oluşturan zorunlu nedenin ortadan kalkması ve iş yerinin normal çalışma dönemine başlamasını takip eden 2 ay içerisinde yaptırılır. Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini (11 saat) aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz . Kanun veya sözleşmeden kaynaklanan tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz. Bu çalışmalar, fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz. Bundan dolayı da işçilerin zamlı ücret talep etme hakkı bulunmamaktadır. Fakat kanunun bu hükmü nisbi emredici olduğundan, işçi lehine olmak üzere sözleşmelerde zamlı ücret kararlaştırılabilir. Kısa çalışma Kısa çalışma ilk olarak İş Kanunu’nun 65. maddesinde düzenlenmişken daha sonra 5763 sayılı kanun ile birlikte bu madde yürürlükten kaldırılarak bazı küçük değişikliklerle İşsizlik Sigortası Kanunu’na ek 2. madde olarak eklenmiştir. Buna göre, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle iş yerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya iş yerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hâllerinde, iş yerinde üç ayı aşmamak üzere kısa çalışma yapılabilir .

Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkındaki Yönetmeliğe göre genel ekonomik kriz; ulusal veya uluslararası ekonomide ortaya çıkan olayların, ülke ekonomisi ve dolayısıyla iş yerini ciddi anlamda etkileyip sarstığı durumları; Zorlayıcı sebepler ise; işverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine olanak bulunmayan, dışsal etkilerden ileri gelen, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması ve faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan deprem, yangın, su baskını, salgın hastalık, seferberlik ve benzeri nedenleri ifade eder. İşveren, kısa çalışma talebini, derhâl gerekçeleri ile birlikte Türkiye İş Kurumuna, varsa toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya bir yazı ile bildirir. İş Kurumu, işverenin kısa çalışma talebini, öncelikle kurum tarafından sebep ve şekil yönünden değerlendirir ve sonra talebi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına intikal ettirir. Bakanlıkça durum, ivedilikle incelendikten sonra rapor kuruma bildirilir. İş Kurumu sonucu işverene ve varsa taraf işçi sendikalarına ve iş yerinde yazılı olarak ilan edilmek suretiyle işçilere bildirilir. Bakanlıkça kısa çalışmanın kabulünün ardından İşsizlik Sigortası Fonundan kısa çalışma ödeneği ödenir. İşçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için;

  • İşverenin kısa çalışma talebinin Bakanlıkça uygun bulunması
  • İşçinin kısa çalışmanın başladığı tarihte, 4447 sayılı Kanun’un 50. maddesine göre çalışma süreleri ve işsizlik sigortası primi ödeme gün sayısı bakımından işsizlik ödeneğine hak kazanmış olması
  • İşverenin kısa çalışma ödeneği talebinde bulunması gerekmektedir.

Zorlayıcı sebeplerle kısa çalışma yapılması halinde, kısa çalışma ödeneği ödemeleri 4857 sayılı Kanun’un 24/III numaralı bendinde ve aynı Kanun’un 40. maddesinde öngörülen bir haftalık süreden sonra başlar ve üç ayı aşmamak kaydıyla kısa çalışma süresi kadar ödenir. Fakat ödeneğin süresi, her hâlde hak edilen işsizlik ödeneği süresini aşamaz. Kısa çalışma ödeneği alanların işe girmesi, yaşlılık aylığı almaya başlaması, herhangi bir sebeple silahaltına alınması, herhangi bir kanundan doğan çalışma ödevi nedeniyle işinden ayrılması veya geçici iş göremezlik ödeneğinin başlaması hâlinde, kısa çalışma ödeneği kesilir. Kısa çalışma ödeneğinin miktarı, işsizlik ödeneği miktarı kadardır. Fakat iş yerindeki faaliyetin kısmen durdurulması durumunda ise çalışmadaki indirim miktarıyla orantılı ödenmelidir .

Efor OSGB İstanbul; Tecrübeli İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleriyle İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinizde kaliteli ve güvenilir OSGB’dir.

isgum