İş Sağlığı ve Güvenliği Maliyet mi Kazanç mı?
Günümüz çalışma koşullarında, etüt içeriğinde de yer verildiği üzere iş sağlığı ve güvenliğinin genel ekonomi kadar işletme ekonomisi üzerindeki etkileri de oldukça önemlidir. Kaza ve hastalıkların tazmini için ödenen maliyetler, önleyici iş sağlığı ve güvenliği faaliyetleri için katlanılacak ödemelere göre çok daha büyüktür. İş sağlığı ve güvenliğine gereken önemi vermeyen işverenler; kaza sonrası katlanması muhtemel tedavi masrafları, maddi ve manevi tazminatlar, mahkeme masrafları, yeni alınan çalışana ödenecek ücretler, yeni alınan çalışanın eğitimi, zarar gören kurumlara yapılacak ödemeler (rücu davaları), makine ve teçhizatın onarım giderleri vb. maliyetlerle karşılaşabileceklerinin bilincinde hareket etmelidir.
İş kazalarının şirketler için maliyet ve faydaların hesaplanması, önleyici faaliyetlerin başlatılmasını teşvik edecek yönetim düzeyindeki farkındalığı artırabilir. Bu taktirde, kazaların ve iş sağlığı ile ilgili sağlık sorunlarının azaltılmasına neden olacağı düşünülmektedir. Bu makalede çoklu vakalardan değil gerçekten yaşanmış tek vakadan hareket edilerek önlenebilir bir kazanın hem kolayca ve ucuz bir maliyetle kaza olmadan işverenin nasıl güvenli çalışılabileceği gösterilmeye ve iş sağlığı ve güvenliği maliyetinin nasıl yönetilmesi gerektiği amaçlanmıştır.
işverenlerin şirket yönetim uygulamalarına katma değer sağlayan bir yönetim sorunu olarak maliyet ve fayda hesaplamasını dikkate alarak iş sağlığına ve güvenliğine yatırım yapmanın iyi bir iş anlayışı oluşturduğunu göstermek ve iş kazası maliyet hesaplamasına görünen maliyetler amacıyla mesaj verilmeye çalışılmıştır.
29 yaşında bir işçi, İzmit’de bir Deniz Tersanesi’nde alt işveren firmanın (taşeron firmanın) A Şirketi işçisi olarak çalışırken 13 Mayıs 2006 tarihinde, tersane inşaatına hazır beton sağlayan firmanın beton pompası hortumunun patlaması sonucu inşaatta 7 metre yüksekliğindeki çalıştığı yerden zemine düşmüştür. Bu sonucu, omuriliği kırılmış ve % 100 malul kalarak kendi bakımını yapamaması nedeniyle sürekli başkalarının bakımına muhtaç hale gelmiştir. Açılan dava sonucunda; mahkeme tarafından 727.530,12 TL. maddi ve 100.000 TL. manevi olmak üzere toplam 827.530.12 TL’nın kaza tarihi olan 13/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan asıl işveren B Şirketi AŞ. ve kazalı işçinin işvereni A Şirketi A.Ş. ile hazır beton mikserinin sahibi C Şirketi AŞ’den müştereken ve müteselsilen alınarak tazminat olarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Yerel Mahkeme tarafından verilen bu karar Yargıtay tarafından da onanmıştır. Yargıtay’ın onama kararından sonra mahkeme giderleri ve ücretleri dahil faizleri ile birlikte kazalanan işçiye toplam 1 milyon 650 bin TL. tazminat ödenmiştir.
Betonun dökülmesi sırasında meydana gelen boru patlamasının; asıl işveren şirketi olan B şirketinin beton döküm sırasında ön kontrolleri yapmaması, C beton şirketine ait beton mikseri boru kelepçelerinde emniyet piminin bulunmaması, boruların zemine sabitlenmemesi, belirli aralıklarla periyodik olarak gözle ve cihazla çatlak kontrolü yapılması gerekirken yapılmaması , ayrıca operatörlerin pompa kullanımı ile ilgili eğitimlerinin bulunmaması, alt işveren A şirketi işçisine gerekli eğitimin ve kişisel koruyucu malzeme kullandırmaması, bu kazanın meydana gelmesinde başlıca nedenlerin arasında olduğu mahkemece tayin edilen bilirkişilerce tespit olunmuştur.
Oysa, bu önlenebilir bir iş kazası idi. Zira, yukarıda sayılan uygunsuzlukların giderilmesi için yani C şirketi ve B Şirketi, döküm öncesi yapılması gerekli kontrollerin (akredite edilmiş bir firmaya periyodik kontrollerin ve çatlak kontrollerinin) yapılmasına, boruların zemine sabitlenmesine ve operatörlere ve işçilere eğitimlerinin sağlanmasına, kazalanan işçiye gerekli kişisel koruyucu malzeme teslimine ilişkin toplam 6.250.00 TL. para harcasaydı hem kazaya uğrayan işçi ömür boyu sakat kalmayacaktı hem de adı geçen işverenler tazminat olarak 1.650.000.00 TL ödenmeyecekti. İş sağlığı ve güvenliği maliyeti bu aşamada anlattığımız örnekteki gibi aslında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, kaza geçiren tarafından alınmış olunan 1 milyon 650 bin TL. tazminatın, iş kazası yaşayan bu işçinin sağlığını geri getirmeyeceği açıktır. İşyerlerinde iş kazalarının olmaması, dolayısıyla işçilerin ölmemesi veya sürekli iş göremez hale gelmemeleri için işverenlerin önlem almada daha özen göstermeleri gerekir. Çünkü önlemek, hem daha kolay hem de kazalardan kaynaklanan zararlardan çok daha ucuzdur. Buna ilaveten daha insancıldır. İşverenlerin önlem almanın maliyetinin fazla olduğunu iddia edenleri çoğunluktadır. Bu nedenle iş güvenliği önlemlerini almaktan kaçınmaktadırlar. Bazı iyi niyetli araştırmacılar sermayeyi ikna etmek, sonuçta bir kaç kişi dahi olsa insanların yaşamını kurtarmak açısından işin ekonomik boyutunun gösterilmesi gerektiğini savunurlar. Olayın “önleme” boyutuyla ele alınması demek, sadece işyeri bazında risklerin tespitini yapıp alınması gerekli önlemlerin maliyetlerini ele almada başka bir bakış açısıdır. Bu bakış açısıyla ilgili gözden kaçırılmaması gereken husus, iş sağlığı ve güvenliğinin proaktif yaklaşımla uygulanması ile işverene sağlayacağı ekonomidir. Diğer bir anlamda, bu bir rasyonelitedir. Bu esasen kapitalizmin de doğasındadır. İş sağlığı ve güvenliği maliyeti büyük yada küçük gerçekleşen her türlü kazalarda bu maliyet hesaplamasının önemi çok yüksektir.
Çağımızda teknolojide ileri ülkelerde bile işverenler, genellikle işyerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemlerini uygulamanın çok pahalı olduğunu ve yatırım geri dönüşüme ilişkin maliyeti haklı çıkarmak için yeterli olmadığını savunurlar. Oysa, İş Güvenlik Uzmanları ve İşyeri Hekimleri, bunun yanlış bir argüman olduğunu bilmektedirler. ABD “National Safety Council” Ulusal Güvenlik Konseyi’ne göre, tüm endüstrileri ulusal olarak değerlendirirken, bir iş günü kaybı yaratan yaralanmalar için doğrudan ve dolaylı ortalama maliyeti 28.000 $’ın, ölümlü bir kazada ise ortalama 910.000 $’ın üzerindedir.
Açıkça, işyerinde meydana gelen ölümlü iş kazaları finansal olarak işverene maliyeti yüksektir. Bununla birlikte ölümcül kaza geçiren işçinin ailesinin ve iş arkadaşlarının manevi kayıplarının gerçek maliyeti daha yüksektir.
Para cezalarından kaçınma ve yasal zorunluluklarını yerine getirme, iş sağlığı ve güvenliği programlarını uygulamada bir çok işvereni motive eder. Bunlar, geçerli nedenler olmakla birlikte, esasen işverenler işyeri güvenliği programlarını oluşturmaları gerekir. Çünkü yapılması gereken ve doğru olan da budur. İşverenler, çalışanlarına ahlaki bir yükümlülük hissetmeli ve güvenli ve sağlıklı bir iş ortamı sağladıklarından emin olmalıdır.
Kurumsal nitelikli işyerlerindeki çoğu yöneticiler, iş sağlığı veri güvenliği politikalarını tartışma konusu yapmazlar. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi proaktif yaklaşım gereği önlem almanın daha kolay olduğunu ve iş sağlığı ve güvenliği maliyetinin maliyetinin daha düşük olduğunu bilirler.
İş sağlığı ve güvenliği bütün çalışanlarla beraber tüm ülkeyi ilgilendiren en önemli unsurlarından biridir. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüm bileşenler, temel insan hakları, çalışma yaşamı ve ülkelerin gelişmişliklerini gösteren en önemli unsurlardan biridir. Özet olarak, işyerlerinde görev ve sorumlulukların açıkça tanımlandığı bir sistem içerisinde, kaza ve hastalık şeklinde ortaya çıkan tehlikelerden çalışanları korumak için proakif yaklaşımı içeren iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturulmalıdır.
Esas amacımız, işverenlerin ve işçi örgütlerinin ve temsilcilerinin, politika yapıcılarının, firma yöneticilerinin ve yetkililerinin sağlık ve güvenlik yönetiminin ekonomik yönlerini gözden geçirmelerini sağlamaktır. Özetle, İş kazaları ve işle ilgili hastalıklarının maliyetleri, topluma, şirketlere ve bireylere önemli bir yük getirmektedir. Kaza ve işle ilgili hastalıkları maliyetlerinin eşit olarak dağıtılamayacağına, büyük bir kısmının şirketlere olmak üzere şirketlerden topluma ve bireylere kaydırıldığına inanıyoruz. Yine de, bu şekilde kaybolan tüm kaynaklar ve üretken kapasite daha da önem kazanmakta, ayrıca İş kazaları ve işle ilgili çalışanın sağlığının bozulması, ekonomik büyümeyi de engellemektedir.
Efor OSGB İstanbul; Tecrübeli İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleriyle İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinizde kaliteli ve güvenilir OSGB’dir. Efor OSGB ile Geleceğe GÜVENLE Bakın!