İş Sağlığı Güvenliği Önlemlerine Aykırılığın Yaptırımları
İşveren Açısından
İş Sağlığı Güvenliği Önlemlerine Aykırılığın Yaptırımları | İş sağlığı ve güvenliği önlemleri hem kamu hukuku hem de özel hukuk niteliği taşımaktadır. Bu sebeple söz konusu yaptırımları, kamu hukuku ve özel hukuk yaptırımları olarak iki başlık altında inceleyeceğiz. Özel hukuk yaptırımları İşverenin hukuki sorumluluğunun başında tazminat ödeme gelmektedir. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması veya gereği gibi alınmaması sonucu iş kazası veya meslek hastalığına uğrayan ya da ölen işçinin kendisi veya mirasçıları, sosyal güvenlik kurumunca yapılan ödemelerin zararını karşılayamaması durumunda, TBK’nın 54. maddesinde düzenlenen bedensel zararlar kapsamında maddi tazminat davası açabilir. Bu dava ile birlikte, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, işverenden talep edilebilecektir. İşçinin ölmesi hâlinde ise mirasçıları; TBK’nın 53. maddesi gereği cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları işverenden talep edebileceklerdir. Yargıtay’a göre yalnız başına “bakım ihtiyacı”, destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanabilmek için yeterli değildir; destekten yoksun kaldıklarını iddia edenlerin ölenin düzenli ve sürekli yardımlarından fiilen yoksun kalmış bulunmaları gerekir. Ayrıca, işçi veya mirasçılarının TBK’nın 56. maddesine dayanarak manevi tazminat talep etme hakları da vardır. Aslında, işverenin hukuki sorumluluğu TBK’nın 112. maddesinde düzenlenen borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesine dayanmaktadır. Maddenin devamına göre işveren, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Ayrıca, TBK’nın 417/3. maddesinde işverenin bu borca aykırılığı dolayısıyla sözleşmeye aykırılık hükümlerine tabi olacağı açıkça düzenlenmiştir. Dolayısıyla işverenin buradaki sorumluluğu kusura dayanan bir sorumluluktur. Yani işveren, gerekli bütün önlemleri aldığını ve kusurun kendisinde olmadığını ispat ederse bütün bu sorumluluklardan kurtulur. Tabi işverenin kusurunun olup olmadığının tespitinde objektif kriterler esas alınacaktır. Yani burada işverenin kusuru tespit edilirken dikkatli, makul ve sorumluluk duygusu taşıyan bir işveren göz önüne alınacaktır. Ayrıca işverenin kusuru varsa, sosyal güvenlik kurumu, işçiye veya mirasçılarına yapmış olduğu ödemeler için işverene rücu edebilir. Tabi ki kusur sorumluluğunun istisnaları vardır. Bunlar, TBK’nın 66. maddesinde düzenlenen istihdam edenin sorumluluğu ve 71. maddesinde düzenlenen tehlike arz eden iş yerleridir. Bu iki durumda da işverenin kusursuz sorumluluğu vardır.
Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arz eden işletme sayılır. Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur. İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Sosyal Güvenlik Kurumunca sigortalıya veya hak sahiplerine 5510 sayılı Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Bu kanun gereğince yapılan ödemeler; genellikle iş görmezlik ödenekleri, malullük ve ölüm aylıkları, cenaze yardımları gibi ödemelerdir. Tabi kurumca yapılan ödeme miktarı, tazminat hesaplanmasında dikkate alınarak tazminattan indirim yapılacaktır.
Kamu Hukuku Yaptırımları
Cezai yaptırımlar
İşverenin iş sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğüne uymaması durumunda TCK’nın “Taksirle adam öldürme ve yaralama” (m. 85,89) hükümleri uygulanır. Ayrıca, İş Kanunu ve İSGK gereği işveren hakkında idari para cezasına hükmedilir. İSGK’nın 26. maddesinde idari para cezaları düzenlenmiştir. İSGK’da belirtilen idari para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları, tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir. İşveren vekilinin bizzat kendisinin cezai sorumluluğu vardır. Zira bu durum, cezaların şahsiliği ilkesinden kaynaklanmaktadır.
İşçinin Çalışmaktan Kaçınması veya İş Sözleşmesini Derhâl Feshetme Hakkı
Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı iş yerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi hâlinde işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. İşveren, bu kaçınmadan dolayı işçinin iş sözleşmesini feshedemeyeceği gibi, TBK’nın 408. maddesi gereğince alacaklı temerrüdüne düşmüş olur ve işverenin işçinin ücret ödeme borcu devam eder. İşçinin çalışmaktan kaçındığı bu süreler çalışma süresinden sayılır. Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda yukarıdaki usule uymak zorunda olmaksızın iş yerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz. Bu hüküm, 6331 sayılı Kanunla gelmiş yeni bir hükümdür. İş sağlığı ve güvenliği kurulunun kararına ve işçinin talebine rağmen gerekli tedbirin alınmadığı iş yerlerinde işçiler, haklı veya geçerli nedenlere dayanarak belirli veya belirsiz süreli, iş sözleşmelerini feshedebilir. Kanun burada işçiye, iş sözleşmesini, İş Kanunu’nun 24/I. maddesi gereğince fesih hakkı tanıdığından, işçinin, İş Kanunu’nun 26. maddesine göre göre tazminat talep etme hakkını ortadan kaldırmıştır. Ayrıca, bir iş yerinde çalışan işçilerin yaş, cinsiyet ve sağlık durumları böyle bir iş yerinde çalışmalarına engel teşkil ediyorsa, bunlar da çalışmaktan alıkonulabilir.
İşin durdurulması
İş yerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde bu tehlike giderilinceye kadar hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, iş yerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur. Ayrıca, çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği iş yerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur. İş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili üç iş müfettişinden oluşan heyet, iş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili iş müfettişinin tespiti üzerine gerekli incelemeleri yaparak, tespit tarihinden itibaren iki gün içerisinde işin durdurulmasına karar verebilir. Ancak tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi hâlinde, tespiti yapan iş müfettişi, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçerli olmak kaydıyla işi durdurur.
İşin durdurulması kararı, ilgili mülki idare amirine ve iş yeri dosyasının bulunduğu çalışma ve iş kurumu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir. İşin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından yirmi dört saat içinde yerine getirilir. Ancak tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi nedeniyle verilen işin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından aynı gün yerine getirilir. İşveren, durdurma işleminin yerine getirildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde, yetkili iş mahkemesinde işin durdurulması kararına itiraz edebilir. İtiraz, işin durdurulması kararının uygulanmasını etkilemez. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Bu konuda mahkemece verilen karar kesindir. İşverenin işin durdurulmasını gerektiren hususların giderildiğini Bakanlığa yazılı olarak bildirmesi hâlinde, en geç yedi gün içinde iş yerinde inceleme yapılarak işverenin talebi sonuçlandırılır. İşveren, işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür.
İşçi Açısından
İşçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerine aykırı hareket eden işçi hakkında, İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. fıkrasının (ı) ve (h) bentleri kapsamında haklı nedenle fesih suretiyle iş sözleşmesinin sonlandırılması mümkündür. Buna ek olarak TBK’nın 400. maddesi gereği, işçinin kusuruyla verdiği zararlardan tazminat sorumluluğu gündeme gelir. TBK’nın 400/2. maddesine göre bu sorumluluğun tespitinde, işin tehlikeli olup olmaması, uzmanlığı ve eğitimi gerektirip gerektirmemesi ile işçinin işveren tarafından bilinen veya bilinmesi gereken yetenek ve nitelikleri göz önünde tutulur.
İş Sağlığı Güvenliği Önlemlerine Aykırılığın Yaptırımları Konusunda Ayrıntılı Bilgi ve OSGB Hizmeti İçin Bizi Arayabilirsiniz.
Efor OSGB İstanbul; Tecrübeli İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleriyle İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinizde kaliteli ve güvenilir OSGB’dir.