İç Ortam Hava Kalitesini Etkileyen Faktörler

Nem Oranı
İç Ortam Hava Kalitesini Etkileyen Faktörler – Nem, iklimlendirme sistemlerinde hava kalitesini etkileyen en önemli problemlerden biridir. Düşük bağıl nem, burun mukozasında ve boğazda buharlaşmaya neden olduğu için kurumaya sebebiyet verebilir. Burundaki kuruma nedeniyle de istenmeyen bazı zararlı partiküllerin solunum yoluyla vücuda girdiği görülmektedir. Düşük bağıl nem oranı aynı zamanda deri ve saçlarda kurumalara da neden olabilir. Nemlendirmeyi buhar ile yapmak mikrobik bulaştırıcılığı riskini minimize eder. Suyla nemlendirmede ise bu risk vardır. Yüksek bağıl nem oranı patojenik ve alerjik organizmaların üremesine neden olurlar. Bu nedenden dolayı bağıl nem oranını %40 ile %60 arasında tutmak gerekir. Yaz aylarında, termal konforu sağlamak üzere çalıştırdığımız klimalardaki nem alma işlemi soğutucu serpantinlerle gerçekleştirilir. Bu serpantin tavaların bakımı mutlaka yapılmalıdır. Bu tavalarda mikropların üremesini önlemek için de bazı teknik tedbirlerinin alınması gerekir. Nemlendirme ve nem alma sistemleri patojenik organizmaların (bakteri ve mantar) üremesini önleyecek şekilde temiz tutulmalıdır. Ortamdaki bağıl nem oranının artması, elektrostatik akümülasyonu azaltır. Bağıl nem oranının %45 olması durumunda, birçok malzemedeki elektrostatik etki azalır. Fakat yün ve bazı sentetik malzemelerde elektrostatik akümülasyonu önlemek için daha yüksek bağıl nem oranlarına ihtiyacı vardır. İç ortam havasındaki hızlı nem oranı değişimleri, barkod okuyucuları, manyetik teypler, diskler ve benzeri elektronik cihazları olumsuz yönde etkiler. Genellikle, bilgisayar sistemleri için iç ortam havasındaki tavsiye edilen bağıl nem oranı %35 ila %55 arasındadır.

İç Hava Kirleticileri

Sigara dumanı
Sigara içenler, kendilerini zehirledikleri gibi etrafta bulunan insanları da pasif içici yapmaktadırlar. Araştırmalar sigara dumanında 4000’den çok zararlı bileşiğin açığa çıktığını göstermektedir. Bunlardan 40’ı kanserojen olup çoğu sinir sitemi üzerinde olumsuz etkiler yapan bileşenlerdir.
Mantar
Mantarlar daha çok nemli ortamlarda ürerler. Hava nemini ayarlayarak nem oranlarını düşürmek ve nem kaynaklarını ortadan kaldırmak, mantarların üremesine engel olur. Mantarlar hava içine sporlar yayarak solunum yoluyla insan vücuduna görev ve ciğerlere yerleşerek asitmatik ve alerjik hastalıkları ortaya çıkarırlar.

Buharlaşabilir Organik Bileşikler ve Yarı Buharlaşabilir Organik Bileşikler

Organik bileşikler daha çok karbon içeren kimyasallardır. Bu kimyasallar temizleme malzemelerinde, kozmetik, boya, solventler, sigara dumanında,
spreylerde vb. bulunurlar. Temizlik, boya, bina malzemelerinde, ofis ekipmanlarında (fotokopi ve yazıcı), kopya kâğıdı vb. de organik kimyasallara
örnektir. Buharlaşabilir organik bileşenler hava içinde bulunurlar, kısa ve uzun süreler içinde insan sağlığına etki ederler.

Haşere ilaçları

Kullanımlarında uzun süre solunduğu zaman insanları zehirleyici yönde etki ederler.
Azot oksitler: Bunlar fosil yakıtların yanması ile ortaya çıkarlar. Yaygın olarak görülen azot oksitler, azot dioksit (NO2) ve nitrik oksit (NO) her iki gaz da zehirleyici özellik gösterirler. NO2 hava içerisindeki su ile birleşerek asit yağmurlarını oluştururlar. NO2 solunması durumunda solunum yollarında tahribata yol açabilmektedir.
Karbon monoksit (CO)
Çok düşük konsantrasyonlarda bile son derece zehirli bir gazdır. Karbon monoksit insan sağlığı üzerinde etkisi büyüktür. Ayrıca yanıcı ve parlayıcı bir gazdır. Havada %12,5 ile %74,0 bulunursa patlayabilir. Dış ortam havasında özellikle kış aylarında araç trafiğinden kaynaklanan CO hava kirletici olarak bilinir. Bina içlerinde ise kalorifer kazanlarının verimsiz yanmalarından kaynaklanan kirlenmeler olabilir. Garajlarda bulunan araçların çalıştırılmasıyla ortaya çıkan kirlilik de bina içi hava kirliliğine bir katkı sağlar.
Karbon dioksit (CO2)
Karbon dioksit boğucu bir gazdır. Daha çok yanma ve insanların solunumu sonucu ortaya çıkar. Bina içerisinde bunları hava kalite sensörleri ile algılamak mümkündür. Böyle durumlarda bina havalandırma sistemi dış hava miktarını biraz daha artırarak iç havayı ise kısarak temizleme işlemi yapabilir.
Radon
Radon renksiz, kokusuz bir radyoaktif gazdır. Kayalarda ve toprakta değişik biçimlerde bulunan uranyum ve toryumun doğal bozunması sonucu oluşan bir gazdır. Havadan 9 kat daha yoğun olup en ağır gazdır. Radon, alfa bozunması sonucu oluşan akciğer dokularına oldukça zarar veren polonyum-214 ve polonyum -218 elementleri oluşur. 222Rn ve bozunma ürünleri doğal kaynaklardan alınan radyasyon dozunun yaklaşık % 55’ini oluşturmaktadır. Radonun reaktivitesi zayıftır. Bu nedenle teneffüs edildiğinde dokulara kimyasal olarak bağlanmaz. Ayrıca, dokulardaki çözünürlüğü çok düşüktür.

İç ortam hava kalitesini kontrol altına almak için uygulanan stratejiler
• Kirletici kaynakların kontrolü
• Lokal havalandırma
• Genel havalandırma
• Hava temizleyiciler (filtreler v.b.)

İç Ortamların Taze Hava İhtiyaçları

(Havalanma Miktarları)

SHRAE Standardı; daha çok kişi başına taze hava ihtiyacıyla veya iç ortam havasının en az kaç kere havalanması gerektiği noktasından hareketle hesaplarını yapmakta, ayrıca dış havanın temiz olduğu varsayımı ile yola çıkmaktadır. Avrupa’nın ise konuya bakış açısı biraz farklıdır. Öncelikle iç ortam hava kalitesine göre bölgelere ayrılmakta ve bu bölgelere göre havalandırma miktarı tayin edilmektedir. Ayrıca iç ortam hava kalitesi ve dış hava kaliteleri göz önüne alınarak hesaplamalar yapılmaktadır. Ülkemizde, iç ortam temiz hava miktarı hesaplamaları TSE TS CR 1752’ye göre yapılmaktadır.

Kaliteli Hava Eldesi İçin Temizleme Yöntemleri

Filtreler

Canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri için çevrenin temizliği çok önemlidir. Temiz bir çevre ve hacim için elimizden geleni yapmak zorundayız. Bu zorunluluk hem açık havadaki çevre temizliği hem de kapalı mekan hacimleri için gereklidir. Kapalı mahallerde de durum bundan farklı değildir. Çevrede mevcut tanecikler kısmen enfiltrasyon veya havalandırma sistemleri ile içeriye girebildiği gibi içerideki eşyalardan, dekorasyon elemanlarından ve canlılardan tanecikler iç havaya yayılmaktadır. Bu kapsamda gerek iç hava gerekse dış havanın temizlenmesi işlemleri geniş bir filtre çeşidi ile gerçekleştirilebilmektedir. Ancak bu temizleme işlemi, ortamın önemine göre derecelenmiştir. Havalandırma sistemlerinde kullanılan filtrelerden beklenilen, iç ortama yeteri kadar havanın sağlanması ve arzu edilen nitelikte olmasıdır.

Genelde Isıtma-havalandırma sistemlerinde kullanılan filtreleri aşağıdaki gibi üç grupta toplamak mümkündür:
• Ön filtreler (kaba filtre)
• Hassas filtreler
• Mutlak veya hepa filtreler.

Filtre verimleri ve filtre seçimi

Bir filtrenin verimini ölçmek için değişik yöntemler ve teknikler geliştirilmiş ve standartlar çıkartılmıştır. Ancak bu çok büyük kargaşa yarattığından, 1968 yılında ABD’de çıkartılan ASHRAE standart 52-76 ve Avrupa’da bunu esas alan EURO-VENT 4/5 standardı birçok filtre imalatçısı tarafından kabul edilerek bu karışıklık giderilmiştir. Avrupa’da 1993 yılında çıkartılmış olan CEN (Comite Europeen du Normalisation) ve DIN 24185 filtre verim ölçme standardı da yine ASHRAE’yi esas almıştır.
Bu standarda göre iki test önerilmiştir:
• Atmosferik toz verimi (Atmospheric Dust Spot Efficiency) denilen bu testte, atmosfer havası ile gerçekleştirilen verim deneyinde test
edilecek filtreden önce ve sonra konulan kâğıt filtrelerin optik olarak karşılaştırılması esas alınmıştır.
• Tutulan toz ağırlığına göre verim (weight arrestence) testinde ise yapay toz ile yapılan deney sonucu bulunan bir verimdir. Deneyi yapılan filtreden geçen ve filtrede tutulan toz taneciklerinin tartılması ile hesaplanır.

Efor OSGB İstanbul; Tecrübeli İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleriyle İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinizde kaliteli ve güvenilir OSGB’dir. Efor OSGB ile Geleceğe GÜVENLE Bakın!

2013 yılından beri  İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yetkilendirilmiş Ortak Sağlık Güvenlik Birimi olarak hizmet veriyoruz.