Diyabet ve Göğüs Ağrısı Acil Durumları
Diyabet ve Göğüs Ağrısı Acil Durumları | Diyabet (şeker hastalığı), başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizması bozuklukları ile karakterize bir grup metabolik hastalıktan oluşmaktadır. Bu hastalık insülin salınımında, etkisinde veya her ikisinde bozulmalar sonucunda gelişir. Yenilen besinlerin çoğu, glikoza (şekere) dönüşerek kana geçer.
Glikoz, vücutta kas ve diğer dokular için enerji kaynağı olarak kullanılır. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glikozun hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glikoz, pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve yakılarak enerjiye dönüşür. İnsülin yetersizliğine bağlı olarak besinlerdeki şekerin enerjiye dönüşememesi ve kanda yükselmesi sonucu diyabet oluşur. Diyabet hastaları, kandaki şeker dengesini koruyabilmek için tükettikleri gıdanın kalorisini kontrollü bir şekilde almaya çalışır ve ilaç kullanırlar. Ancak bazen alınan besinlerin kalorisinin fazla olması, ilacın yetersiz alınması veya uzun süren açlık gibi durumlarda hiperglisemi (kan şekeri yükselmesi) ya da hipoglisemi (kan şekeri düşmesi) görülebilir. Her iki durumda da hastanın yaşamı tehlikeye girebilir ve ilk yardım gerekir.
Hiperglisemi (Kan şekeri yükselmesi) ; Kanda şeker (glikoz) düzeyinin normal sınırın üstüne çıkmasıdır. (Kan glikoz değerleri >250-800mg/dl) Hiperglisemi insülin dozunun yanlış hesaplanması ya da dozun atlanması gibi mutlak insülin eksikliğine ya da stresler, enfeksiyon, alkolizm, gebelik, hipertroidi gibi bazı durumlarda insülin gereksiniminin artmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Hiperglisemiye bağlı olarak böbrekler artan glikozu vücuttan uzaklaştırmak için glikoz beraberinde su ve elektrolitleri (örneğin; sodyum ve potasyum) de idrar ile atar. Ayrıca stres hormonları katabolizmayı artırır, karaciğerde keton sentezi ve salınmasında artışa bağlı asidoz ile hacim azalmasına yol açar. İnsülin eksikliği, insülin karşıtı hormonların artması ve dehidratasyon en önemli faktörlerdir. Kan şekerinin uzun süre yüksek seyretmesi sonucu koma gelişebilir. Nedenleri;
- İnsülinin kesilmesi veya yapılmaması
- Fazla miktarda yeme
- Stresler
- Enfeksiyon
- Alkolizm
Gebelik Belirtiler ve bulgular;
- Hızlı ve derin solunum
- Hızlı ve zayıf nabız
- Kuru ve sıcak deri
- İçe çökmüş gözler
- Nefesinde çürük elma kokusu(aseton)
Değişik düzeylerde bilinç kaybı İlk yardım;
- Bireyin solunum yollarının açıklığı, solunumu ve dolaşımı kontrol edilmelidir.
- Solunumu varsa koma pozisyonu verilerek hemen 112’den tıbbi yardım istenmelidir.
Hipoglisemi (Kan şekeri düşmesi) ; Kanda şeker (glikoz) düzeyinin normal sınırın altına düşmesidir. Glikozun plazmada 60 mg/dl, kapiller kan örneğinde 50 mg/dl altına düşmesidir. Yaşlılarda 100 mg/ dl’ den daha düşük kan şekeri durumunda hipoglisemi düşünülebilir. İnsülinle tedavi edilen hastalar, iyi eğitim almamış, beslenme ve insülin ayarlanmaları iyi yapılmamışsa hipoglisemiye girebilmektedirler. Glikoz beyin için oksijen gibi sabit olarak gerekli olduğundan kan şekeri düştüğünde ve uzun süreli olduğunda bilinç kaybı ve kalıcı beyin hasarı hızla gelişir. Hafif hipoglisemide kan glikozunun düşmesi, beyin dokusu hücrelerinin başlıca enerji kaynağı olan glikoz azaldığı için merkezî sinir sistemi fonksiyonlarında bozulma belirtileri ortaya çıkabilir. Ciddi hipoglisemide merkezi sinir sistemi belirtileri daha ciddidir, hastanın başka birinin yardımına ihtiyacı vardır. Nedenleri;
- İnsülin ya da antidiyabetik ilaçların fazla dozda alınması
- Uzun süren egzersiz sonrası
- Uzun süre aç kalma
- Öğün atlama ve alkol kullanma
Mide, bağırsak ameliyatı geçirenlerde emilimin yetersiz olması nedeniyle yemek sonrası Belirti ve bulgular;
- Baş ağrısı
- Halsizlik, aşırı yorgunluk hissi
- Terleme
- Sinirlilik
- Olağan dışı davranışlar
- Titreme, el ve ayaklarda uyuşma
- Yüzeysel solunum
- Hızlı nabız
- Reflekslerde azalma
- Konuşma güçlüğü
- Görme bozukluğu
Bilinç kaybı İlk yardım;
- Bireyin solunum yollarının açıklığı, solunumu ve dolaşımı kontrol edilmelidir.
- Hastanın bilinci yerinde ise 10 gr. ağızdan şeker, şekerli içecekler verilmelidir. Kan şekeri düşüklüğüne bağlı ise bu uygulamadan kısa sürede birey iyileşir.
- Belirtiler fazla şekerden meydana gelmişse bile fazladan şeker verilmesi, hastanın düşük kan şekeri düzeyinde kalmasından daha az zararlı olacaktır.
- Hastanın bilinci yerinde değilse ağızdan hiç bir şey verilmemeli, hasta koma pozisyonda yatırılmalıdır.
- Tıbbi yardım 112’den istenmelidir.
Göğüs Ağrısına Bağlı Aciller
Göğüste hissedilen kuvvetli ağrının en sık görülen nedenleri arasında kalp spazmı ve kalp krizidir. Kalbin normal çalışabilmesi için sürekli oksijene ihtiyacı vardır. Kalbi besleyen damarların herhangi bir nedenle tıkanması sonucu kalp kası beslenemez ve kalbin normal çalışması bozulur. Göğüs bölgesinde kuvvetli ağrı hissedilir.
Angina pektoris (Kalp spazmı) ; Angina pektoris miyokardın oksijen gereksiniminin artması ve bu gereksinimin karşılanamaması sonucu gelişen koroner arter hastalığıdır. Nedenleri; En sık rastlanan nedeni aterosklerozdur. Ayrıca aort stenozu, hipertrofik kardiyomiyopati ve koroner arterit nedenler arasındadır. Egzersiz, yüksek emosyonel stres, çok sıcak ya da soğuk hava, fiziksel hareket, fazla ve ağır yemek yeme ya da adrenerjik aktivite miyokardın oksijen gereksinimini artırır ve ağrıyı başlatabilir. Miyokardın oksijen gereksinimi karşılanamadığında angina gelişir. Belirti ve bulgular;
- Genellikle basınç, ağırlık ya da gastrointestinal rahatsızlık hissi gibi tanımlanan ağrı
- Genellikle göğüs ortasında başlayan, sol kola ve omuza, boyuna, sırta ve çeneye doğru yayılan ağrı
- Sıkıntı hissi, nefes darlığı
- Ağrı kısa sürelidir, yaklaşık 3-5 dk. kadar sürer.
- Ağrı istirahat ve nitrogliserin ile azalır.
Miyokart infarktüsü (Kalp krizi) ; Akut miyokart infarktüsü (AMİ), kalp kasının ciddi ve uzun süreli iskemisi nedeniyle hücre hasarı ve nekrozu sonucu gelişen koroner arter hastalığıdır. Nedenleri; AMİ’de koroner tıkanma nedenlerinin % 90’nı akut tromboz, % 5 spazm ve % 5’i geçici trombosit agregasyonu, aterom plağı içine kanama ve aterosklerotik plağın büyümesidir.
- Koroner spazm,
- Koroner emboliler,
- Küçük koroner arter trombozisi,
- Polistemia vera, polistemi ile seyreden siyanotik kalp hastalıkları,
- Orak hücreli anemi, trombozitozis,
- Oksijen gereksiniminin artması,
- Sepsis, kan kaybı,
- Koroner arteriovenöz fistüller,
Koroner arterlerin anatomik değişiklikleri başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Belirti ve bulgular;
- Nabız; aritmi vardır.
- Kardiyak output ve sol ventrikül pompalama gücünün azalmasına bağlı olarak düşer.
- Pulmoner ödem oluşuncaya kadar solunum normaldir. Pulmoner ödemle birlikte hızlı ve yüzeyel solunum görülmeye başlar.
- Birey ölüm korkusu, yoğun sıkıntı ve nefes darlığı hisseder.
- Birey ağrıyı ezici, sıkıştırıcı, yanıcı, boğucu, batıcı, göğüste ağırlık hissi ya da hazımsızlık duygusu şeklinde tanımlar.
- Ağrı, göğüs ya da mide boşluğunun herhangi bir yerinde, sıklıkla kravat bölgesinde görülür, omuzlara, boyuna, çeneye ve sol kola yayılır.
- Ağrı, kalp spazmına benzemekle birlikte daha şiddetli ve uzun sürelidir.
- Ağrı, dinlenme ile geçmez.
- Terleme, mide bulantısı ve kusma görülebilir.
Göğüs ağrısında ilk yardım
- Bireyin solunum yolları açıklığı, solunum ve dolaşım kontrol edilmelidir.
- AMİ geçiren birey yalnız ise kuvvetle öksürmesi önerilir.
- Birey hemen dinlenmeye alınmalı ve sakinleştirilmelidir.
- Yarı oturur pozisyona getirilip rahat nefes alması sağlanmalıdır.
- Daha önce kullandığı ilaçları varsa almasına yardım edilmelidir.
- Tıbbi yardım 112 den istenmelidir.
- Yardım gelinceye kadar yaşam bulguları sık aralarla izlenmelidir.
Diyabet ve Göğüs Ağrısı Acil Durumları
Efor OSGB istanbul | İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Bizimle Emin Ellerde!…
2013 yılından beri İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yetkilendirilmiş Ortak Sağlık Güvenlik Birimi olarak hizmet veriyoruz.